Yaratılış Delili

Fıtratı bozulmamış kişi nefsi ile baş başa kaldığında, hiçbir araştırma yapmadan Allah (cc)'ın varlığına inandığı gibi, nefsani isteklerin taklidin ve asabiyetin tesirinden kurtulan akılda birazcık düşünme ile kesinlikle Allah'ın varlığına inanır.

Aklın düşünme alanı, gökleri, yeri, insanı, hayvanı, canlıyı, cansızı, zerreden küreye bütün varlıklarıyla şu uçsuz bucaksız kâinattır. Bu kâinatı ve içindekileri düşünen kişi onu yüce rabbine götürecek dört delil bulur. Bu deliller: Yaratılış, eşitlik, takdir ve hidayet delilleridir.

Şu muazzam kâinat ve içinde bulunanlar, kendisini hakkı ile düşünen her insanı, Allah (cc) ulaştırır. Çünkü bütün varlıklar onun varlığını mülkünde ve bütün yaptıklarında eşsiz olduğunu gösterir. Tıpkı güzel isimlerini, ulvi sıfatlarını gösterdiği gibi. İnsanın kendisi dahi tek başına Allah'ın varlığını gösteren büyük bir ayet (işaret)tir. O, başlı başına bir dünyadır. Başka varlıkta olmayan pek çok güzellik, onda toplanmıştır. İdrak, şuur, basiret bunlardan yalnızca birkaçıdır.

Bunun içindir ki Kur’an-ı Kerim insanı önce kendine daha sonra kâinatta bulunan varlıklara bakmaya onları düşünüp araştırmaya yöneltmiştir. Hiç şüphesiz bu düşünce ve araştırma kişiyi hakka ve hakikate götürecektir. Çünkü enfüsi ve afaki alemde gördüğü ve dokunduğu her şey ona Allah (cc)’ı gösterecektir.

"Yeryüzünde gerçek bilgi sahibi olanlar için, nice ayetler vardır. Kendi nefislerinizde dahi nice ayetler vardır. Görmüyor musunuz?" (Zariyat Suresi, 20-21)

"Göklerin ve yerin, o muazzam saltanatına, Allah'ın yarattığı herhangi bir şeye dahi bakmadılar mı?" (Araf Suresi, 185)

"Onlar nefislerinde bulunanları düşünmezler mi? Allah göklerde, yerde ve bu ikisi arasında ne kadar varlık varsa hepsini hak üzere yarattı." (Rum Suresi, 8)

"De ki: "Göklerde ve yerde olanlara bir bakın." (Yunus Suresi, 101)

"Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlar için faydalı olan şeyleri taşıyan o gemilerde, Allah'ın gökten indirip onunla yeryüzündekilere hayat verdiği suda, orada her hayvanı üretip yaymasında, gökle yer arasında hakkın emrine boyun eğmiş olan rüzgarları ve bulutları evirip çevirmesinde, düşünenler için nice ayetler vardır." (Bakara Suresi, 164)

"Üstlerindeki göğe bakmadılar mı, onu nasıl diktik, nasıl donattık, onda hiçbir boşlukta yoktur. Yere bakmadılar mı? Onu nasıl döşedik, ona nasıl sabit dağlar koyduk." (Kaf Suresi, 6-7-8)

Kuran çoğunlukla göklerde ve yerde bulunan tabloları sergilemekte daha sonra: "Bütün bunlarda düşünen, akıllı kişiler için işaretler vardır." (Nahl Suresi, 11-12-13) buyurmaktadır.

Kur'an; akıllarını ve kalplerini gerçeklere kapayan kafirlerin bu tutumlarını kınayarak şöyle buyur maktadır.

"Göklerde ve yerde nice ayetler olduğu halde, onlar bu ayetlerden yüz çevirerek, üzerine basar geçerler." (Yusuf Suresi, 105) Bu tür ayetler çoğunlukla "Akıllanmaz mısınız, görmüyorlar mı? işitmiyorlar mı?" şeklinde bitmektedir.