Tesadüf Yanılgısı
Allah'ın varlığını inkâr eden materyalistler:
"Dindarların inandıkları yaratıcı aklın gereği değildir. Kâinatta yaratılış, eşitlik, mükemmellik ve hidayet te yoktur. Çünkü herhangi bir varlıkta aklın ve hayatın bulunması mümkündür. Varlıklar arasında bulunan ince ilgi, akıllara durgunluk veren ölçü vs.ye gelince bunlar tesadüf eseridir. Örneğin bir sandıkta bulunan binlerce harfin milyonda, hatta milyarda bir ihtimal dahi olsa tesadüfen bir araya gelerek güzel bir makale veya şiir oluşturması mümkündür."
Bu iddianın tutarsız olduğu izaha muhtaç olmayacak kadar açıktır. Ancak bir iki madde ile de olsa tutarsızlıklarını ortaya koyalım.
1. Akıl iki kere ikinin beş olduğunu hiç düşünmeden nasıl reddederse tesadüfü de aynı şekilde reddeder. Zira o, daha ilk andan itibaren varlıkların ve olayların bir sebebe bağlı olduklarına inanır. Bu güçlü ve derin şuuru bağışlayan Allah ona, her şeyin bir sebebe bağlı olduğu fikrini de bağışlamıştır.
İlliyyet kanunu denen bu kanunun anlamı şudur: İnsan aklı herhangi bir telkin ve öğrenme söz konusu olmadan var olan her şeyin bir sebebi olduğuna hükmeder. Ona göre, her fiilin bir faili, her eserin bir sahibi vardır. Hiçbir şey sebepsiz olamaz.
Bu durumu çocuklar üzerinde açıkça görmemiz mümkündür. Bunun en açık delili çocukların etrafında olup biten her şeyin sebebini sormalarıdır. Çocuklar ikna oluncaya kadar bir olayın sebebini, sebebinin sebebini devamlı sorup dururlar. Bütün bunların nedeni, fıtri aklın her şeyin bir sebebi olduğuna, sebepsiz hiçbir işin olmayacağına inanmasından kaynaklanmaktadır.
Kâinatta bulunan varlıkların varoluş nedenini ve benzeri soruları soran insanoğlu nihayet en önemli soruyu sorar: Şu muhteşem kâinatı yaratan kimdir?
Ona bu soruyu sorduran en önemli etken illiyet (sebep) kanunudur. Çünkü bu soruyu soran hiçbir insan kâinatın yaratıcısız kendi kendine meydana geldiğine inanmaz. O halde, kâinatın yaratıcısı kimdir? Şüphesiz ne ben ne sen ne de bir başkası. Çünkü bizler güçsüz varlıklarız. Yaratılmayan bir yaratıcıya, aciz olmayan bir kudret sahibine muhtacız. İşte muhtaç olduğumuz bu varlık Allah (cc)tır.
Varlıkların varoluşu kendinden olmadığına göre onları var eden bir sebep gerekir. Bu sebep hiç şüphesiz varlığı başka bir sebebe bağlı olmayan zattır.
Bu sonuç eski Arapların "Allah'ı nasıl tanıdın" sorusuna verdikleri cevabın ta kendisidir. Onlar bu soruya şöyle cevap veriyorlardı. Devenin pisliği deveyi, ayak izi yürüyeni gösterir de şu burçlarla süslü gökler, şu uçsuz bucaksız yeryüzü, şu dalgalı denizler kendilerini yaratan yüce bir zatın varlığını göstermez mi?" Bundan dolayı Arapların lisanı üzere inen Kur'an-ı Kerim insanları hidayete çağırmak için onlara şöyle seslenir:
"Develerin nasıl yaratıldığına, göklerin nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine yerin nasıl yayıldığına bakmıyorlar mı?" (Gaşiye Suresi, 17-20)
Şu alemin yaratılışı bize Allah'a imanın aklen zaruri olduğunu gösterir. İnanmayanların Kur'an'da zikredilen şu soruları cevaplamaları gerekir:
"Yoksa (şu kâinatı) onlar mı yoktan var etti? Yoksa onlar yaratıcı mıdırlar? Yoksa yeri ve gökleri onlar mı yarattı?" (Tur Suresi, 35-36)
Şu kâinatı ve içinde bulunanları onların yaratmadığı açıktır. Yeri ve gökleri ne onlar ne de onların dışındakiler yaratmadılar. O halde kâinatın yaratıcısı kimdir?
Bu sorunun tek bir cevabı vardır. Bu cevap; eski Arapların söylediği gibi dış etkilerden kurtulup nefsi ile baş başa kalan her aklı başında insanın vereceği cevaptır.
"Andolsun ki onlara "gökleri ve yeri kim yarattı? güneşi ve ayı kim emrine amade kıldı?" diye sorsan elbette "Allah" derler." (Ankebut Suresi, 61)
"Andolsun ki onlara "Gökten su indirip onunla öldükten sonra yeri canlandıran kimdir?" diye sorsan elbette "Allah" derler." (Ankebut Suresi, 63)
Bugünkü bilim otoritelerinin cevabı da aynen böyledir. Nitekim onlardan biri şöyle diyor "İlim, şu kâinatın ebedi olamayacağını açıkça ortaya koymuştur. İlim yalnızca şu alemin başlangıcının olduğunu isbatla kalmamış, bilakis onun bir kerede yaratıldığında isbatlamıştır. İlmin verilerine inanan herkesin, bu alemin yaratıldığına da inanması gerekir. Yaratılan hiçbir şey yaratıcısız olmadığına göre, kâinatın da bir yaratıcısı vardır. O da Allah'tır.
2. İlmin son verileri; kâinatın tesadüfen meydana geldiği fikrine kapılarını tamamen kapamıştır. Örneğin matematik ilminin verilerine göre kâinatın veya onun içinde bulunan herhangi bir varlığın tesadüfen meydana gelme olasılığı sıfırdır.
I. K. Murisun bunu basit bir deney vasıtasıyla şöyle dile getirmektedir:
"Üzerinde 1'den 10'a kadar rakamlar bulunan on tane marka veya benzeri bir şey alıp bunları cebinize koyun. Ve iyice karıştırın daha sonra cebinize koyduğunuz bu rakamları cebinizden tek tek çıkarın. Bunu yaparken sayıları 1'den 10 doğru dizmeye çalışın. Bu kez de üzerinde 1'den 100'e kadar sayılar alarak cebinize koyun ve bunları da sıra ile çekin kaç çekişte hiç fire vermeden 1'den 100 kadar olan sayıları tesadüfen dize bilirsiniz? Bu sayıyı 1.den 1.000.000 kadar çıkardığımızda hala sayıları peşpeşe 1'den 1.000.000 kadar tesadüfen dizebileceğinize inanıyor musunuz?"
Aynı alim devamla şunları söylemektedir. 99'u siyah biri beyaz olan 100 tane parça alıp cebimize koyalım. Sonra bunları karıştıralım. Sonra bir tanesini çekelim çektiğimiz bu parçanın beyaz çıkma ihtimali yüzde birdir. Çıkardığımız parçayı tekrar geri cebimize atalım, tekrar bir parça çekip aldığımızda bunun beyaz olma ihtimali yine yüzde birdir.
Bu beyaz parçanın iki kez peşpeşe çıkma ihtimali ise onbinde birdir. (100x100). Beyaz parçanın üç kez peşpeşe gelme ihtimali ise milyonda birdir. (100x10.000)."
Bu örnek bize kâinatta tekrar tekrar meydana gelen milyonlarca olayın kör bir tesadüfe bağlanamayacağını açık bir şekilde göstermektedir. Şu eşsiz kâinatı ve onun içinde bulunan milyarlarca varlığı ve bu varlıkların düzenini, birbiri ile uyumunu, yerli yerinde oluşunu... kör bir tesadüfe bağlamak gafletten de öte ahmaklıktır.
Örneklerini sunduğumuz matematiksel mantık bize materyalistlerin "Sandığın içinde bulunan harfleri çektiğimizde ondan güzel bir söz çıkması milyonda bir de olsa ihtimal dahilindedir" iddialarının boş bir iddia olduğunu göstermiştir.