Tevhidi Rububiyet
Tevhidi Rubiyet yer ve göklerin rabbinin ve yaratıcısının Allah olduğuna inanmaktır. Kâinattaki bütün işlerin sahibi, mülkünde ve hükmünde ortağı olmayan Allah'tır. O, her şeyin rabbi, her canlıya rızık veren, her işi programlayan zattır. Dilediğini aziz dilediğini zelil eden, dilediğine fayda dilediğine zarar veren, yalnızca Allah'tır. Onun dışındakiler ne kendilerine ne de başkasına malik olmadığı gibi, Allah'ın izni ve iradesi olmadan başkasına zarar ve fayda veremezler. Tevhidin bu yönünü, Allah'ı inkâr eden maddecilerin dışında hiç kimse inkâr etmez. Maddecileri geçmişte, dehriyyun zamanımızda ise, komünist ve ateistler temsil etmektedirler. Bunlardan bazıları iki Tanrıya inanırlar: Aydınlık tanrısı, karanlık tanrısı. Müşriklerin büyük bir bölümü -Cahiliye Arapları gibi- tevhidin bu türüne inanır, inkâr etmezler. Bu gerçek Kur'an'ın çeşitli yerlerinde şöyle dile getirilmiştir.
"Andolsun ki onlara "Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı buyruğu altında tutan kimdir?" diye sorsan "Allah" derler. (Ankebut Suresi, 61)
"Andolsun ki onlara "Gökten su indiren ölümünden sonra yeryüzünü canlandıran kimdir?" diye sorsan "Allah" derler.
"(Resulüm!) Onlara "Biliyorsanız bu dünya ve onda bulunanlar kime aittir?" de. Böyle dediğinde "Allah’a aittir" diyeceklerdir "Öyle ise siz hiç düşünüp taşınmaz mısınız!" de. "Yedi kat göklerin Rabbi, azametli arş'ın Rabbi kimdir?" diye sor. "Bunlar da Allah'ındır" diyeceklerdir. "Şu halde siz Allah'tan korkmaz mısınız?" de." (Mü'minun Suresi, 84-85-86-87)
Müşriklerin cevapları onların kâinatın rabbinin bütün işleri idare edenin Allah olduğuna inandıklarını gösterir. Normalde, Allah'ın bütün kâinatın rabbi olduğunu kabul etmek, yalnızca ona ibadet edip, başka hiçbir şeyi ona ortak kılmamayı gerektirir. Ancak onlar tevhidin ikinci kısmı olan TEVHİDİ ULUHIYETİ, inkâr ederek şirkten kurtulamamışlardır.