Tevhidi Uluhiyet

Tevhidi uluhiyet: ibadeti, taatı ve hükümranlığı Allah'a tahsis etmektir. Bu anlamdaki tevhid ehli yalnızca Allah (cc)'a ibadet edip ibadetlerine yer ve gökte bulunan hiçbir şeyi ortak kılmazlar. Tevhidi uluhiyet ve Tevhidi Rububiyetin her ikisi de birlikte tahakkuk etmedikçe tevhid gerçekleşmez. Tevhidin gerçekleşmesi için, bu kadarı da yeterli değildir. Çünkü Müşrik araplar da bunu itiraf ediyorlardı. Ama buna rağmen Müslüman sayılmıyorlardı. Zira Allah'la birlikte başka ilah ediniyor. Ve bu ilahın kendilerini Allah'a yaklaştıracağını, onun katında kendilerine şefaatçi olacağına inanıyorlardı.

Hıristiyanlar da, Allah'ın (cc) yer ve gökyüzünün Rabbi olduğunu tasdik ederler. Buna rağmen, Hazreti İsa'yı ona ortak koşarlar. Allah'tan başkasını ilah edindiklerinden dolayı Kur'an; müşrikleri de, Hristiyanları da kâfir olarak kabul eder. Bunun içindir ki her iki gurub ta cennetten mahrum olup cehenneme gideceklerdir.

Asırlar boyu insanlar, kendilerinden istenen tevhid anlayışından uzaklaşarak, birçok ilaha ibadet etmişlerdir. Hazreti Nuh’un kavmi Ved'e Yağus'a..., Hazreti İbrahim'in kavmi putlara, Mısırlılar buzağıya, Hintliler ineğe, Sebeliler güneş'e, Sabiler yıldızlara, Mecusiler ateşe, Araplar evsan ve taşlara, Hıristiyanlar Hazreti İsa'ya, annesine, papazlara, hahamlara ibadet etmişlerdir. Bunların tamamı müşriktir. Zira hepsi Allah'la birlikte başka bir varlığa ibadet etmişlerdir.

Öyle ise hakiki ibadetin anlamı nedir?