Allah'a Kullukta Samimiyet

Allah'a samimi olarak kulluk; onu tam olarak tazim etmek, mutlak olarak boyun eğmek ve sevmektir. Gerçek kulluk bu üç esasla gerçekleşir.

1. Kişi, hiçbir insana Allah'a gösterdiği gibi saygı göstererek, onu rab yerine koymamalıdır.

"De ki; Allah her şeyin Rabbi iken ben ondan başka Rab mi arayacağım?" (Enam Suresi, 164)

İnsanların Allah'ın dışında veya Allah'la birlikte ibadet ettiği, tazim ettiği, Rab olarak kabul edilen her şeyin yok edilmesi gerekir. İlah edilen bu Rablerin insan veya taş olmasında hiçbir fark yoktur. Bunun içindir ki Allah Resulü melikleri İslam’a davet ederken: "Allah'tan başka hiçbir varlığa ibadet etmeyelim, Ona hiçbir şeyi ortak kılmayalım. Allah'tan başka birbirimizi rab edinmeyelim." (Ali İmran Suresi, 64) buyurmuştur.

2. Allah'ı sevdiği kadar sevdiği bir veli edinmemek:

"De ki gökleri ve yeri yoktan vareden Allah'tan başkasını mı dost ediniyorsunuz?" (Enam Suresi, 14)

Bir başka ayette ise şöyle buyrulur:

"İnsanlardan bazısı, Allah'tan başkasını Allah'a ortak edinir de onları, Allah'ı sever gibi severler. İman edenler ise, onlardan daha çok Allah'ı severler. Başkalarına tabi olanlar, "Ah keşke, bir daha dünyaya geri gelmemiz mümkün olsaydı da, şimdi onlar bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık." derler" (Bakara Suresi, 165-167)

Buradaki sevginin anlamı: Kişinin Allah'a ortak kıldığı varlığı veya veliyi korkarak, tazim ederek, ona boyun eğerek veya Allah'a mahsus herhangi bir halle sevmektir. Şeyhülislam Muhammed b. Abdülvehab bu hususta şöyle der:

Ayette "Edindikleri ortakları Allah'ı sever gibi severler" buyrulması bu kişilerin Allah'ı da çok sevdiklerini gösterir. Ancak bu sevgileri onları İslam’a girdiremez. Hal böyle olunca edindikleri ortakları Allah'tan daha çok severler. Yahut Allah'ı hiç sevmeyenler nasıl Müslüman olabilirler."

Tevhid, kişinin Allah'ı samimiyetle sevmesini, Allah'ı sevdiği gibi sevdiği ortaklar, veliler edinmemesini gerektirir. Velilik, ancak Allah için olursa caiz olur.

"Yoksa onlar Allah'tan başka dostlar mı ediniyorlar? Halbuki dost Allah'tır. O, ölüleri diriltendir. Her şeye kadirdir." (Şura Suresi, 9)

3. Allah'ın hükmüne uydukları gibi, hükmüne uydukları, hakemler edinmek. Nitekim bu tür kişiler hakkında Allah Teâlâ şöyle buyurur:

De ki: Allah’tan başka bir hakem mi arayacağım? Halbuki size Kitabı açık olarak indiren odur." (Enam Suresi, 114)

Kullarının dini ve dünyevi bütün işlerinde hüküm verme yetkisi Allah'a aittir. Çünkü, yarattıklarını en iyi tanıyan, onlara karşı en merhametli, onları ıslah edecek veya bozacak şeyleri en iyi bilen Allah'tır.

"Hiç yaratan bilmez mi? O, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır." (Mülk Suresi, 14)

Bir başka ayette ise -Kanun anlamındaki- hükmün yalnızca Allah'a ait olduğu belirtilerek şöyle buyrulur.

"Hüküm yalnızca Allah'a aittir. O da, kendisinden başkasına ibadet etmememizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler." (Yusuf Suresi, 40)

Kur'an; bir mesele olduğunda Allah'ın hükmünü bırakıp başkasının hükmüne başvuranların, imandan çıkarak şeytana itaat etmiş olacağını beyan ederek şöyle buyurur.

"Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Onlar, inanmamaları kendilerine emr olunduğu halde şeytanın önünde muhakemeleşmek istiyorlar. Halbuki, şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor. Onlara: Gelin Allah'ın indirdiğine ve resule başvuralım." denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün." (Nisa Suresi, 60-61)