Ağaç ve Taşlarla Teberrük
Allah Resulü (sav)nin savaş açtığı şirklerden biri de ağaç, taş, kabir ve benzerleri ile teberrük yapmaktır. Bunlara ait bir sır, özel bir bereket olduğunu ve bunlara dokunanların, etrafında tavaf edenlerin, onları ziyaret edenlerin, yanlarında oturanların bu berekete kavuşacaklarını sanırlar. Bu hareketleri alışkanlık haline getirenler, zamanla büyük şirke düşerler. Arapların putları da lat gibi bir kaya, uzza gibi ağaç, menat gibi bir taştan ibaretti. Ancak Araplar, bunları zamanla kendilerine ilah edindiler. Bütün bu olayların gelişme safhalarını bilen Allah Resulü (sav) ümmetini bu hususta başlarına gelebilecek tehlikelerden dolayı uyarmıştır.
Tirmizi’nin Ebu Vakid el-Leysi'den rivayet ettiğine göre Ebi Vakid şöyle demiştir.
"Allah Resulü ile birlikte Huneyne gittik. Biz Küfürden yeni kurtulup Müslüman olmuştuk. Müşriklerin bir sidir ağacı vardı. Onun etrafında toplanır, silahlarını dallarına asarlardı. Bundan dolayı ona, zat-ı envat (askılı ağaç) denirdi. Sefer esnasında bu ağacın yanından geçerken Peygamberimize (sav):
-Ey Allah'ın Resulü! Onların zat-ı envatı olduğu gibi bize de bir zat-ı envat kılsan, dedik. Allah Resulü (sav):
Allahu Ekber! Aynı yol. Siz, aynen İsrail oğullarının Hz. Musa'ya dedikleri gibi diyorsunuz. Onlar da:
"Onların ilahları gibi bize de ilah kıl" dediler. Hz. Musa "Şüphesiz siz cahil bir kavimsiniz" dedi." (Araf Suresi, 138) Gerçekten, siz de öncekilerin yolunu takib ediyorsunuz." (Tirmizi)
Şüphesiz Ashabı kiram bu teklifi, yalnızca o ağaca teberük etmek ve silahlarını ona asmak için yaptılar. Ancak, Allah Resulü şirkin bütün yollarını kapamak için, bu teklife şiddetle karşı çıktı.
Esefle karşılanabilecek bir durumda, Müslümanların çoğunun Allah Resulünün (sav) yolundan ayrılıp önceki milletlerin yoluna tabi olarak kendilerine teberrük ettikleri, dokundukları, yanında dua ettikleri; vesile kıldıkları, kısaca müşriklerin putlara davrandıkları gibi davrandıkları putlar edindiler. Müslüman beldelerinde, peygamber efendimizin yasakladığı nice zat-ı envatlar vardır.
Müslüman düşünür ve alimlerin, en önemli görevlerinden biri de, bu putları, ağaçları, direkleri, kabirleri, gözeleri, taşları yerle bir etmektir. Çünkü Peygamberimiz (sav) de Hz. Ali’yi göndererek yüksek kabirleri yer hizasına kadar düzeltmesini emretmiştir. Sahihi Müslim'de Ebu Hayyac el Esedi’den rivayet edildiği bir hadiste şöyle buyrulur. Hz. Ali (ra) bana:
"Peygamberimiz, beni yıkmaya gönderdiği gibi, ben de seni, gördüğün bütün heykelleri yıkmaya, yüksek kabirleri yer hizasına getirmeye çağırıyorum." buyurdu.
İmam Ebubekir Tartasi El Maliki
"Hz. Ömer'e; insanların, sahabenin altında Rıdvan beyatını yaptıkları ağacın yanına gittikleri, orada namaz kıldıklarını bildirilince insanların fitneye düşmemesi için, hemen birini gönderip o ağacı kestirdi."
Hz. Ömer'in Kur'an'da zikredilen ve sahabenin altında bey'at ettikleri ağaca karşı tavrı böyle olunca, fitneye sebep olabilecek diğer putların hükmünün ne olacağını sen düşün.
İmam Tartusi:
"İnsanların ziyaret ettikleri, tazim gösterdikleri, iyilik ve şifa umdukları, ateş yaktıkları bir ağaç görürseniz işte o 'zat-ı Envat"tır. Onu hemen kesin.
Müberrir b. Süveyd'den rivayet edilmiştir.
"Mekke yolunda Hz. Ömer’le birlikte bir sabah namazı kıldık. Namazda "Fil ve Kureyş" surelerini okudu. Namazdan sonra insanların bir yöne doğru gittiklerini görünce:
-Bunlar nereye gidiyor? diye sordu. Orada bulunanlar
-Ey müminlerin emiri! Şurada Allah Resulünün (sav) namaz kıldığı bir mescid var. Oraya gidip orada namaz kılıyorlar, dediler. Hz. Ömer:
-Sizden önceki insanlar bu gibi şeyler yüzünden helak oldular. Onlar, peygamberleri ile ilgili şeyleri araştırıp, oraları kilise yaptılar. Kim, bu mescidde namaza kavuşursa burada kılsın, yoksa bulunduğu yerde kılsın. Oraya gitmek için ısrar etmesin."
Bu sözler, Hz. Ömer'in Fakihliğini, insanların inancını korumak, aşırılığa gitmelerini önlemek için gösterdiği hassasiyetin belirtileridir.