Savaş Anında Kılınan Korku Namazı
Savaş halinde üç şekilde namaz kılınır:
1- Düşmanın kıble tarafında olmaması durumu.
İmam cemaati iki fırkaya ayırır. Bir fırka düşmana karşı durup, düşmanı takip eder. Diğer fırka imamın arkasında durup, cemaat ile imama iştirak ederek, bir rekat namaz kılar.
Birinci rekat biterken imam bekler, arkasındaki cemaat diğer rekatını tamamlayarak selam verir, düşmana karşı durmak için gider. Düşmanı bekleyen o diğer topluluk hemen gelip imama uyar ve onunla bir rekât kılarlar. Bu arada imamın iki rekâtlık namazı bitmiş olur, selam vermeden bekler, arkasında bekleyen cemaat diğer ikinci rekât için kalkar. İkinci rekâtını kılar imamla beraber selam verirler.
Peygamberimiz (s.a.v) Zatur-rika Gazvesi'nde kıldığı namaz şekli: Salih bin Havvat, Zatur-rika günü Hz. Peygamberle birlikte bulunan kimselerdendir. O şöyle rivayet eder: "Askerin bir kısmı Rasulullah ile beraber (namaz için) saf bağladı. Öbür kısmı da düşmana karşı saf bağladı. Rasulullah kendisi ile beraber bulunanlara bir rekat kıldırdı. Sonra ayakta sabit kaldı. Kendisi ile bir rekat kılanlar kendi başlarına (bir rekat daha) kılarak (iki rekatı) tamamladılar. Sonra çekildiler ve düşmanın yüzüne karşı saf bağladılar- ve (düşman karşısında bulunan) öbür taife geldi, Rasulullah ikinci rekata kalktı. Onunla birlikte kıldılar. Sonra Rasulullah (tahiyyata oturdu, namazdan çıkmayıp) -oturmakta devam etti. Cemaat de diğer rekatı kendi başlarına kalıp tamamladılar. Sonra Rasulullah bunlarla beraber selam verdi." (Müslim, 842; Buhari, 3900)
2- Düşmanın kıble tarafında olması durumu:
İmam cemaati (yine) ikiye ayırır.
İmam onları iki safa ayırır. Her iki safla ihram tekbirini alır. İmam secdeye gittiğinde birinci saf imamla beraber secdeye gider diğer saf secdeye gidenleri muhafaza eder. İmam kıyama kalktığında diğer saf secdeye gider ve kıyamda imama yetişir.
Bu ikinci namaz şekli peygamberimiz (s.a.v)'in Usfan Gazvesi'nde kıldığı namazdır.
İbni Abbas (r.anhu) şöyle rivayet eder:
"Peygamberimiz namaza kalktı. Cemaat de onunla birlikte namaza kalktılar. O, tekbir aldı, cemaat de birlikte tekbir aldı. O, rüku'a gitti. Cemaatin bir kısmı da (birinci safta olanlar) O'nunla birlikte rüku'a gittiler. Sonra secde etti, O'nunla birlikte secde edenler de kalktılar, ve kardeşlerini korudular. Bu sefer diğer grup peygamberimiz ile birlikte rüku'a ve sucuda gittiler. Bu arada tüm cemaat namazın içinde olup, bir kısmı ötekileri koruyarak namazlarını kıldılar." (Buhari, 902.)
Düşmanla fiilen savaşılmıyorsa ve düşman da kıble tarafında ise bu durumda imam cemaati saflara ayırır. Baştaki iki saf ifade edilen şekilde namaza dururlar. Eğer ordunun iki veya üç yerden saldırıya geçme durumu ihtimali varsa o zaman imam cemaati o kadar safa ayırır (üç veya dört saf gibi). O zaman her bir saf için ayrı ayrı rekatla namaza devam eder. İmam sonraki rek'atın kıyamı gelince bir sonraki saf onunla beraber o rekatını kılar. Neticede üçüncü veya duruma göre dördüncü rekatın sonunda bütün cemaat teşehhüd için hep birlikte oturup selam verirler.
3- Korku ve tehlikenin kızıştığı durum:
Bu durumda herkes imkânı dahilinde kolayına nasıl gelirse öyle namazını kılar. Artık kıbleye ister yönelsin (ister yönelmesin, ister hayvan sırtında olsun, isler yaya olsun namazın nasıl kılabiliyorsa öylece kılar).
Üçüncü kılınış şekli ise, savaşın kızıştığı andır. Bu durumda imkanlar nasıl elverirse öylece namaz kılınır.
Abdullah ibni Ömer (r.anhu) Usfan gazvesinde kılınan namaz şeklini zikrettikten sonra, bu namazı da Rasulullah (s.a.v)'den şöyle rivayet eder: "Korku bundan da (geçen iki şekilden de) fazla olursa yürüyerek, durarak, binerek kıbleye yönelmiş olsun- olmasın güç yetirdiği kadar namazını kılsın." (Buhari, 4261)
Savaşta kılınan korku namazının delili Kur'an-ı Kerim'in şu ayeti kerimesidir:
"Sen de içlerinde bulunup, onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmı seninle namaza dursunlar, silahlarını (yanlarına alsınlar). Böylece (namazı kılıp) secde ettiklerinde (diğerleri) arkasında olsunlar. Sonra henüz namazını kılmamış olan (bu) diğer grup gelip, seninle beraber namazını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarını alsınlar. O kâfirler arzu ederler ki siz silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil olasınız da üstünüze birden baskın yapsınlar. Eğer size yağmurdan bir eziyet olur yahut hasta bulunursanız, silahlarınızı bırakmanızda size günah yoktur. Yine de tedbirinizi alın, şüphesiz Allah, kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır." (Nisa: 4/102)
Bilindiği gibi farz namazların kılınmaması için hiçbir mazeret meşru kabul edilmemiştir. Bu itibarla her durumda namaz kılmak gerekir. Normal koşullarda namaz kılınması farz olduğu gibi seferde ve savaş halinde bile namazın terkedilmesi, geciktirilmesi veya bile bile kazaya bırakılması düşünülemez.
Cephede düşmanla savaşırken de namazın kaçırılmaması, hatta cemaatle kılınması Allah tarafından istenmiş ve mü'minler namazla meşgul iken düşman şerrine karşı tedbir sistemi de konulmuştur.
Rükünler, şartlar, sünnetler ve rek'at sayısı bakımından diğer zamanlarda kılınan namazlardan farksız olmakla beraber, savaş taktikleri ve icapları açısından bir takım müsamahalar ve istisnai farklılıklar meşru kabul edilmiştir. Burdaki korkudan kasıt savaş halinde düşmanla başbaşa durumda oluşabilecek tehlikedir.
Harpte, korkulu anlarda dahi yine namaz kılınması zorunludur.
Peygamberimiz (s.a.v.)'den savaşta on altı şekilde namaz kıldığı rivayet olunmuştur. İmam Şafii (r.a.) bunlardan 4 tanesini kılınış şekilleriyle beraber mezhebinde kabul görmüştür. Bunları öz olarak sıralayalım
1. Namaz şekli Zatur-Rika Namazı olarak bilinir. (Yukarda açıklaması geçti)
Bu namaz şeklinde düşmanın kıble tarafında olduğu, ama düşmanın görülmesine engel olacak bir durum vardır.
2. Namaz şekli ûsfan namazı olarak bilinir. (Yukarda açıklaması geçti)
Bu namaz şeklinde düşmanın kıble tarafında olduğu ve düşmanın görülmesine engel olacak bir durumun sözkonusu olmadığı kabul edilir.
3. Namaz şekli ise savaşın kızıştığı anda kılınan namazdır.
Bu namaz şeklinde herkes imkânı dahilince kolayına nasıl gelirse o şekilde namazını eda edecektir.
4. Namaz şekli ise, Şafii mezhebinin diğer fıkıh kitaplarında söz konusu namazlardan biri olarak kabul edildiği için onu da burda belirtelim.
Bu namaz şekli "Batn-ı Nahl Namazı"dır. (Batn-ı Nahle Necid’de Gatafan Bölgesinde bir yerdir.) Bu namaz şeklinde de düşmanın kıble yönünde değil de başka bir yönde olduğu kabul edilir.
Cephede Ve Savaş Halinde Farz Namazlar Dört Çeşit Kılınabilir