Ekin Ve Meyvelerin Zekatı
Zirai mahsul ve meyvelerin nisabı 5 (beş) Vesk'dir. Irak ölçüsüyle 1600 litredir. Daha sonra nisabı akarak ziyade olursa buna göre hesabı yapılarak zekatı çıkarılır.
Hububat ve meyve, külfet veya herhangi bir masraf yapılmadan, yağmur suyu ve akar su ile sulanmışsa zekalı onda birdir.
Eğer motorla su çekiliyorsa o zaman yirmide bir zekatı verilir.
Ekin; buğday, arpa, pirinç, mısır, mercimek, nohut ve bakla gibi ekilen şeylerdir. Meyve ise, hurma ve üzümdür.
Gerek meyve gerek ekinde zekatın vacip olması, bunların olgunlaşması yahut nisaba varan bir kısmının olgunlaşmasıyla olur. Malında olgunlaşma olan kimseye zekat vacip olur. Onun için, bir kimse bir tarlayı kiralar ve onu ekecek olursa, mahsulünün zekatı kendisine aittir. Çünkü ekinin sahibi kendisidir. Renkli meyvelerin olgunlaşması, renklerinin belirmesiyle, mesela kırmızılaşması, sararması veya kararmasıyla olur. Beyaz üzüm gibi renksiz olanlarda ise berraklaşmaları ve sulanmalarıyla olur. Ekin ise, tanelerinin sertleşmesiyle olgunlaşmış sayılır.
Olgunlaşmış olmasından sonra daha evvel ifade ettiğimiz gibi artık sahibi ondan tasarruf edemez. Ondan ne satabilir ne sadaka verebilir ne de yiyebilir. Bu muamelelerden herhangi birini yapması haramdır. Haram olduğunu bildiği halde böyle davranan ta'zir cezasıyla cezalandırılır. Ancak zekat miktarının dışındaki tasarrufu geçerli kabul edilir.
Ekinin biçilmesi veya meyvenin toplanması zamanında fakirlere ondan bir şeyler verme şeklindeki geleneğe gelince, bu verilen zekat niyetiyle olsa bile yine haramdır. Çünkü henüz tasfiye edilmemiş ve miktarı tayin edilmemiştir. Bir çoklarınca helal sanılan bu davranış, ilme değer verilmemesinden ve bilgisizlikten ortaya çıkan bir durumdur.
Kendisinde zekatın vacip olduğunu bildiği bir mahsulü satın almak, ondan yemek ve benzeri davranışlarda bulunmak daha evvelki ifadelerimizde zikrettiğimiz gibi haramdır.
O halde olgunlaştıktan sonra bu işten anlayan adil bir kimsenin veya kimselerin bağ veya bahçeyi ağaç-ağaç dolaşıp meyvenin miktarını takdir etmesi ve mal sahibinin de o miktara göre fakirlere düşecek zekat miktarını zimmetine alıp kabullenmesi sünnettir.
Takdir eden kimse, mal sahibine veya vekiline şöyle diyecek;
"Hurma olsun, üzüm olsun müstehak olan kimselerin hakkını senin zimmetine hurma veya üzüm olarak devrettim." der.
O da kabul eder. Bu takdir yapıldıktan sonra, artık kişi tasarruf hakkına sahiptir. Onu satabilir, yiyebilir ve o maldan fakirlere sadaka verebilir. Çünkü artık fakirin hakkı belirlenmiş ve zimmete geçmiştir.
Böyle bir tahmin yapılmadığı yahut ekin gibi tahminin geçerli olmadığı durumlarda yukarıda anlatıldığı gibi tasarruf haramdır.
Kuvvetli olan bir görüşe göre, tanelerin sertleşmesiyle ekine zekat düşmez. Depoya konulup saklanmaya elverişli olduğunda ona zekat vacib olur. O halde ona göre henüz tam kurumamış buğdaydan ve yeşil bakladan yemek caizdir.
Hanbeli mezhebinde ise tahmin yapılmadan ve zekat miktarı belirlenip zimmete alınmadan önce de kişinin meyveden hediye vermesi ve hem kendisi hem de çoluk çocuğunun yemesi şeklinde tasarruf caizdir. Çünkü adet olan budur. Fakat yine de ihtiyatlı davranmak lazımdır.
Nisab miktarları ise, beş vesktir. Bir vesk altmış sa' (653 kg.)'dır. Bunun delili Peygamberimiz (s.a.v.)'in şu hadisidir: " Beş veskten az olan ekin ve meyvede zekat yoktur" (Buhari, 1340) Bu kabuğuyla birlikte saklanmayan içindir.
Pirinç, gibi kabuğuyla saklananlarda ise kabuksuz olarak beş vesk olması gerekir.
Hurma ve üzüm kurutulunca beş vesk hesap edilir ve kuru olarak çıkarılır. Yaş olarak çıkarmak caiz değildir. Ama güzel kurutulmayan hurma ve üzüm cinsinden ise nisabı yaş üzerinden hesap edilir ve yaş olarak çıkarılır.
Şayet yağmur suyu yahut kar suyu, sel yahut nehir gibi buna benzer bir suyla sulanıyorsa, onda biri zekat olarak çıkarılır. Ama günümüz şartlarındaki motor usulüyle ve benzeri külfeti gerektiren aletlerle sulanıyorsa yirmide biri zekat olarak çıkarılır.
Hem yağmur ve hem de sulama motor ve benzeri külfeti gerektiren vasıtalarla yapılıyorsa ekin ve meyvenin neşv-ü nemasına göre hesaplanıp zekatı ona göre verilir.
Her ikisiyle sulanıyorsa sulama sayısı değil ekinin yaşama ve neması esas alınarak zekat verilir.
Mesela ekinin müddeti sekiz ay olup, yarısında bir sulamaya ihtiyaç duyar ve yağmur suyu ile sulanırsa ve diğer yarısında iki sulamaya ihtiyaç duyar ve motorla sulanırsa onda birinin dörtte üçü zekat olarak verilir.
Bazı alimler ekin serpilmeden toprağın sulanmasını birinci sulama olarak kabul etmişlerdir. Çünkü ekinin yeşermesinde bunun etkisi vardır ve ekin ikinci defa sulanıncaya kadar bu sulamanın etkisi devam etmektedir.
Gerek hububatta ve gerek meyvelerde nisabın doldurulması için aynı cinsten olanlar birbirlerine ilave edilir. Bir cins, başka bir cinse ilave edilemez. Mesela arpa, buğdaya ilave edilip nisab doldurulmaz.
Cinsleri bir ve türleri ayrı olanlar birbirlerine ilave edilir.
Mesela Hind buğdayı ile başka türden buğdaylar birbirlerine ilave edilirler.
Bir yılın ekini başka bir yılın ekinine de ilave edilmez. Ancak bir yılın ekini ayrı yerlerde veya ayrı mevsimlerde ekilmiş olsa birbirine ilave edilir.
Mesela yılda iki defa ekilen mısır, birbirine ilave edilir.