Yahûdilerin ibadet yeri. Dilimize "Havra" diye çevrilen bu kelime, Yunanca'da "Synagogue", toplantı için kullanılan bir terimdi. Daha sonra İbranice "Keneset ve Bet ha-keneset" kelimelerine uygun olarak toplantının yapıldığı yer için kulanıldı. Tânrı ile buluşma yeri anlamına da gelir. Talmud'da geçen ifadelere göre, "halk evi", "küçük ma'bed", "duâ ve ibâdet yeri", "Sabbat evi" gibi anlamlara da gelir (Encyclopedıa Brıtannıca, U.S.A, 1970, XXI, 563).
M.Ö. 586'da Süleyman Ma'bedi'nin yıkılışından sonra, Bâbil sürgünü esnasında Havra, halkın ibadet edebileceği bir kurum haline geldi (S.G.F.Brandon, A Dictionary of Comparative Religion London 1970, s. 598). Kudüs'teki Ma'bed'in yıkılışından sonra aynı zamanda bir eğitim öğretim yeri haline gelen havra; Bâbil tutsaklığı dönüşünde -özellikle Ezra ve halefleri zamanında- Kudüs'teki Ma'bed kültü ile paralel olarak gelişti (En. Britannica, XXI, 563).
M.S. 70'de Süleyman Ma'bedi'nin, Roma İmparatoru Titus tarafından ikinci defa yıkılışını takip eden süre içerisinde Havra, iyice yerleşmiş bağımsız bir kurum haline geldi. Kudüs'ün Yahudiler'in elinden alınışını takip eden yıllarda, Yahudi toplumunun müşterek hayatının merkezi haline geldiğinden önemi daha da arttı (En. Britannica, XXI, 563).
Kurban dışındaki ibadet Havra'da gelişti. Çünkü, Süleyman Ma'bedi'nin yıkılışıyla berâber kurban ibadeti de Yahudi dini hayatından kalkmıştı. Ve böylece Havra, Yahudiler'in dağılmasını da önledi. Bundan sonra Yahudiler, her nereye gittilerse Havra'larda toplandılar (Geoffrey Prrinder, Worshıp, in The World Religions, London 1974, s. 174). Zamanla hastanelerde, her yapılan yeni mahallede muhakkak bir Ma'bed yapılır hale gelindi. Her Üniversitenin de bir Ma'bedi bulunmaktadır (Hikmet Tanyu, Tarih Boyunca Yahudiler ve Türkler, II, 1191).
Havra; gerek günlük gerekse haftalık ibadetin yapılması, kutsal kitaplârın okunması ve dini emirlerin öğrenilmesi için Yahudi cemaatinin toplandığı yapıyı ifade eder. Toplanmalar Sabbat (Cumartesi) günü ve günde üç defa yapılır.
Havra'daki en kutsal şey, Doğu yönünde, perde ile örtülü bir hücredeki kutsal sandık'ta muhafaza edilen Tevrat tomarıdır. Bu sandık Kudüs yönündedir ve ibadet esnasında herkes ona doğru yönelir. Tevrat, aynı zamanda dini hayatın merkezi durumundadır (Brandon, a.g.e, s. 598; Parrinder, a.g.e, s. 174). Havra'da yapılan âyinler; Tevrat'tan bazı bölümlerin okunması, muayyen duâ ve ilâhiler ve bazan bir vaaz (hutbe)' dan ibarettir. İbadet için en az on iki yaşını bir ay geçmiş on erkeğin bir araya gelmesi gerekmektedir. Kadınlar ibadete katılamaz ve erkeklerle bir arada bulunmazlar. Kadınların yeri ya arkada, ya da perde veya kafesle kapatılmış yan taraflardadır. Son zamanlarda ise -bazı yerlerde- kadınlarla erkekler bir arada oturabilmektedirler (Hayrullah Örs Musa ve Yahudilik, İstanbul 1966, s. 230-236-398-403; Parrınder a.g.e, s. 174; Brandon, a.g.e, s. 528). Mecburi olmamakla beraber, çoğu âileler nikâhı da Havrada kıydırırlar. Yahudiler'de Havra (Ma'bed) önemli bir yer tutmaktadır. Âdeta Havra ile dini hayatları iç içedir.
Havranın ortasında, ibâdet ve âyini yöneten kişi için yapılmış, "Bema" denen bir kürsü vardır. Yüzü ahid sandığı'na dönüktür. Bu kürsünün üzerinde mumlar dikilmiştir. Kürsü'nün üç tarafında cemaat için oturma yerleri vardır. Duvarlarında kutsal kitaptan yazılmış metinler vardxr. Resim ve heykel yoktur. Model olarak Süleyman Ma'bedi esas alınmıştır. Mimari tarzı ülkelere ve asırlara göre farklılık arzeder (Parrinder, a.g.e:, s. 174).
Şamil İA