Cennet kapısının bekçileri ve cennetin muhafızlarıdır.
Kur'ân-ı Kerim "Hazene-i Cennet" hakkında detaylı bilgi vermez. Ne sayıları ne isimleri ne de görevlerinin mahiyeti hakkında insanları yeterince aydınlatmaz. Buna gerek de yoktur. Yalnızca iman etmek ve Allah'ın bildirdiği kadarını bilmek kâfidir. Allah'ın ve Rasûlü'nûn bildirmediği ve ancak Onların bildirmesiyle bilinebilecek mevzularda yorum yapmak, ileri geri konuşmak da câiz değildir.
"Rablerine karşı gelmekten sakınanlar ise zümreler halinde (bölük bölük) cennete sevkedilir. Oraya varıp da kapıları açıldığında bekçileri onlara: Selâm size! Tertemiz geldiniz. Artık ebedî kalmak üzere girin buraya, derler" (ez-Zümer, 39/73).
Yukarıdaki âyetten; Cenâb-ı Allah'ın, "hazene-i cennet"ten sözederken onları çoğul siğası ile zikrettiğini görüyoruz. Demek ki, "Cennet hazenesi"nin sayısı ikiden fazladır. Zira Arapça'da çoğul, üç ve daha yukarısı için kullanılır.
Ayrıca "hazene", cennetlikleri karşılarken takındıkları tavırdan mü'minlere karşı güleryüzlû, tatlı sözlü olduklarını öğreniyoruz.
Hz. Peygamber (s.a.s) bir hadisinde:
"Ben kıyamet gününde cennetin kapısına gelerek açılmasını isteyeceğim. Cennetin bekçisi:
- Sen kimsin? diyecek. Ben de:
- Muhammed'im diyeceğim. Bunun üzerine:
- Ben ancak sana açmaya memur oldum. Senden önce hiçbir kimseye açmayacaktım, diyecek " (Müslim, İman, 85).
Buradan da, "Hazene-i Cennet"in diğer melekler gibi, yalnızca kendilerine emrolunan şeyleri yaptıklarını öğrenmekteyiz.
Şamil İA