Peygamber Efendimize âit olup Abbâsiler'de ve Osmanlılar'da halifeliğin alâmeti sayılan hırka.

Peygamber efendimiz çeşitli münâsebetlerle bazı şahıslara bizzat kendi hırkalarını hediye etmişti. Meselâ meşhur şâir Ka'b b. Züheyr'e Mescid'de okuduğu fevkalâde etkili ve güzel kasidesi dolayısıyla bürdesini vermiş, Ka'b'ın bu şiiri bu sebeple Kasîde-i bürde diye adlandırılmıştı. Tebûk Gazvesi sırasında Eyle halkından Yuhanna b. Ru'be'ye de böyle bir hırka hediye etmişti.

Abbâsîler iktidara geldikleri zaman kendilerini Hz. Peygamber'in kutsal hâtıralarının ve yetkilerinin birer vârisi olarak takdim ederek, aslında idarede tamamıyla dînî esasları uygulama gibi bir gayret ve hatta niyetleri olmadığı halde, dînî bir görünüm sağlamak istediler. Böylece tebaa üzerinde dînî bir baskı ve itaat unsuru kurmayı tasarlıyorlardı. İşte bu düşüncenin bir tezâhürü ve idaredeki dînî karakterin bir alâmeti olarak merasimlere ve cuma hutbelerine Peygamber efendimize âit olduğu iddia edilen hırka ile çıkmaya başladılar. Abbâsîlerde halifeden halifeye intikâl eden bu hırka giderek halifeliğin alâmeti sayılan mukaddes bir emanet hüviyetini kazandı. Bu hırkanın Hz. Peygamber tarafından Ka'b b. Züheyr'e verilen hırka mı, yoksa Yuhanna b. Ru'be'ye verileni mi olduğu mâlûm değildir.

656/1258 senesinde Hülâğû komutasındaki Moğol ordusunun Bağdat'ı istîlası sırasında, Hülâğû'nun emriyle son Abbâsî halifesi Musta'sım öldürüldüğü gibi, Hz. Peygamber'e âit olduğu ileri sürülen ve halifelik alâmeti sayılan hırka ile bastonun da yakıldığı rivayet olunur. Ancak olaydan üç yıl sonra mukaddes emanetlerin, bu arada hırka-i saâdet'in Mısır Memlûk sultanı Baybars'a sığınarak halife ilân edilen Abbâsî hânedânından maktûl halife Musta'sım'ın amcası Mustansır ile Mısır'a intikâl ettiği anlaşılmaktadır. İsminden başka fiilî hiç bir etkisi ve faâliyeti olmayan bu halifelik, Yavuz Sultan Selim'in 1517'de ikmâl ettiği Mısır Seferi'ne kadar devam etmiş,1517'de son temsîlî halife Mütevekkil, Sultan Selim tarafından İstanbul'a götürülmüştür. Burada halifeliğin Sultan Selim'e devredilmesi meselesi tarihçiler arasında tartışmalı ise de Mekke şerifinin gönderdiği Mekke ve Medine'ye âit anahtarlarla birlikte mukaddes emanetlerin İstanbul'a götürüldüğü âşikârdır.

Yavuz Sultan Selim, mukaddes emanetleri ve hırka-i saâdeti, önce sarayının hareminde muhâfaza ederken, sonradan hususen bir "hırka-i saâdet dairesi" inşâ ettirmişti. Buraya bir çok görevliler tâyin edildiği gibi, her yıl ramazan ayında yapılan Hırka-i saâdet ziyareti için de pek çok merasimler ihdâs edildi.

Bugün dahi hırka-i saâdet, Topkapı Sarayı'nda mukaddes emanetler arasında muhâfaza edilmektedir.

Ayrıca bir de Hz. Peygamber'in Üveys el-Karanî'ye gönderdiği kabul edilen ve hırka-i şerîf adı verilerek, halifelik alâmeti sayılan hırkadan ayırdedilmek istenen hırka vardır ki, bugün İstanbul'da hırka-i şerif câmü adı ile yâd edilen câmide eskiden beri ziyaret edilmekteydi. Günümüzde dahi bu ziyaret her yıl ramazan'ın 15'inden başlayıp Kadir Gecesi'ne kadar devam etmektedir.

Şamil İA