İman esaslarına (inanılacak şeylere) topluca inanmak. Kelime-i Tevhîd denilen: "Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Resulullah" (Allah'tan başka ilâh yoktur, Hz. Muhammed, O'nun elçisidir) diyen kişi "icmalî iman" ile inanmış demektir.
Yahut da Kelime-i şehâdet denilen "Eşhedü en-lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammed abdühû ve resuluhu" (Ben, Allah'tan başka bir ilâh olmadığına ve Hz. Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şahitlik ederim) diyen ve buna gönülden, bütün samimiyeti ile inanan kişi de "icmalî iman" ile mü'min olmuş olur.
Kelime-i Tevhîd veya Kelime-i Şehâdeti (yahut da her ikisini birden) dili ile söyleyen ve kalbi ile de tasdik eden kişi, imanın şartları (Âmentü esasları) olarak bildiğimiz altı esasa da inanmış demektir. işte bu imana "icmalî İman" denilir.
Bir kimsenin müslüman olabilmesi için, ilk önce Kelime-i Tevhid ve Kelime-i şehâdeti inanarak söylemesi gerekir. Çünkü bunlar, İslâm Dininin temel direği sayılır. Gerçekten Allah'ın birliğine ve Hz. Muhammed (s.a.s)'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna inanan bir kişi, hiç tereddütsüz diğer iman esaslarını da kabullenir. Zaten diğer iman esaslarını da, Yüce Rabbimiz Peygamber Efendimiz aracılığı ile bize bildirmiştir.
Buna göre, Allah'a ve Peygamberine inanıp da, peygamberinin getirdiği diğer esaslara inanmamak söz konusu olamaz. Kelime-i Tevhid ve Kelime-i şehâdet, İslâm'ın anahtarı durumundadır. Bunları benimseyen yani icmalî îmanda bulunan kişi, eline anahtarı alıp, İslâm'ın kapısını açmıştır. Nasıl ki, binanın kapısından içeri giren kişinin daha sonra yapacağı iş, binayı tanımak olursa, İslâm'a icmalî imanla girmiş bir kişinin ondan sonra yapacağı iş de, gerek îmanın diğer esaslarını ve gerekse İslâm'ın şartlarını öğrenmek ve öğrendiği ile amel etmek olacaktır. (Ayrıca bk. İman mad.).
Şamil İA