İçeri girmek için izin istenmesi. İslâm Dini ibadet, inanç esaslarının kapsamında olan insanların kendi aralarındaki davranışlarını da ayrıca ele almış İslâm inancına göre kapı çalmanın, bir eve girmenin de belirli bir kuralı vardır.
Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur:
"Ey iman edenler! Kendi evinizden başka evlere, sahiplerinden izin aldıkça ve onlara selam vermedikçe girmeyiniz. Eğer iyice düşünürseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. Eğer o evde kimseyi bulamazsanız size izin verinceye kadar girmeyin. Eğer size geri dönün denilirse dönüp geri dönün. Bu sizin için daha temiz (bir davranış)tır. Allah yaptıklarınızı bilendir" (en-Nûr, 24, 27, 28).
Bir hadis-i Şerifte de "sizden biriniz (başkasının evine girmek isterken) üç defa izin istesin, kendisine izin verilmezse geri dönsün" denilmektedir. (Buhârî, İsti'zan, 13; Müslim, Âdâb, 32, 34, 35, 37; Ebû Dâvud, 127, 130; Tirmizî, İstî'zan, 3; İbn Mâce, Edep, 17).
Yukarıdaki âyet ve hadislerde bir kimsenin evine kesinlikle izinsiz girilemeyeceği açıklanmaktadır. Önce üç kez kapı vurulacak ses verilmezse dönülecektir. Kapı çalan kişinin eve girmesine izin verilmemişse yine dönülecektir. Girmek için ev sahibi rahatsız edilmeyecektir.
Konuya sünnetten şu uygulama örneğini verebiliriz:
Hz. Peygamber bir gün ziyaret amacıyla sa'd b. Ubâde (r.a)'in evine gitmişti. Kapıya geldiklerinde izin istedi ve: "Esselâmü aleyke ve rahmetullah (Allah'ın selamı ve rahmeti üzerine olsun)" dedi. Sa'd; "Ve aleyke's-selâm ve rahmetüllah" diye cevap verdi, fakat sesini Rasûlüllah'a işittirmedi. Hz. Peygamber selamı üç defa tekrar etti. Sa'd da selamları aldı, fakat O'na işittermedi. Hz. Peygamber dönüp giderken, Sa'd onu izledi ve "Ey Allah'ın Rasûlü anam babam sana feda olsun. Sen ilk selamı verince, ben izin verdim ve selamınıza cevap da verdim, fakat duyamayacağınız kadar yavaş konuştum. Çünkü selam, rahat ve bereket duanızın çoğalmanızı arzu etmiştim" dedi. Sonra O'nu eve davet etti, kuru üzüm ikram etti. Hz. Peygamber bunlardan yedikten sonra şöyle dua buyurdu: "Yemeğinizi iyi insanlar yesin, melekler size salatü selam (dua) etsin ve evinizde oruçlular iftar yapsın" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 138). Hz. Peygamber'in ashabından Ebû Musa el-Eş'arî, Hz. Ömer'in huzuruna çıkmak için üç defa izin istedi: izin verilmeyince ayrılıp gitti. Hz. Ömer; Abdullah b. Kays'ın izin isteyen sesini işitmiştim. İzin verin gelsin, dedi. Baktılar, Ebû Musa gitmişti. Sonra yeniden gelince, Hz. Ömer; dönüp gitmesinin sebebini sordu. Ebû Musa şöyle cevap verdi: "Üç defa izin istedim, verilmedi. Ben Rasûlüllah (s.a.s)'i şöyle derken işittim: "Sizden biriniz üç defa izin istediği zaman, izin verilmezse, dönüp gitsin". Hz. Ömer bu hadis için bir delil getirmesini, aksi halde dayak vurduracağını söyledi. Sonra Ebû Musa, ensardan bir topluluğa giderek durumu anlattı. Onlar; "En küçüğümüz sana şahitlik etsin" dediler. Ebû Sa'id el-Hudrî topluluğun en küçüğü idi. O, Ebû Musa ile birlikte Hz. Ömer'in yanına gitti ve O'na Hz. Peygamberin böyle bir uygulaması olduğunu anlattı. Bunun üzerine Hz. Ömer şöyle dedi: "Demek ki, ticaret ve çarşı-pazar işleri beni, bu hadisi öğrenmekten alıkoymuştur" (Buhârî, İsti'zan, 13; Müslim, Adâb, 37; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 19, 221, IV, 393, 398, 400, 403, 410, 418).
Bir evin kapısını çalıp izin isterken yapılması uygun olan kapının yan tarafına çekilmektir. Dış kapı doğrudan doğruya evin içine açılabilir. Ev içinde başkasının görmesi uygun olmayan bir durum bulunabilir. Bu kuralların amacı; ev sahibinin arzu etmediği bir gizliliğin evin dışına çıkmasını önlemek ve tesettürle ilgili hükümlerin uygulanmasını sağlamaktır. Hz. Peygamber; bir yere girmek için izin istemenin "görmek ve bakmak"la ilgili bulunduğunu açıkça ifade buyurmuştur (Buhârî, isti'zân, II, Lihas, 75; Diyât, 23; Müslim, Edep, 41; Tirmizi, İsti'zân, 17; Ahmet b. Hanbel, V, 330, 335) izinsiz girilebilecek evler de vardır. İnsan, kendi evine izinsiz girebildiği gibi, meskün olmayan evlere de girebilir. Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "İçinde eşyanız bulunan boş binalara izinsiz girmenizde bir sakınca yoktur. Allah sizin açığa vurduğunuzu da bilir, gizlediğinizi de" (en-Nûr, 24/29).
Kapı çalan kişinin kendini tanıtması hem ev sahibi, hem de kendisi için yararlıdır.
Ev sahibinin "Kim o?" sözüne karşılık olarak "ben" yahut "benim" denilmesi uygun değildir. Kişi, kendisini nasıl daha iyi tanıtacaksa öyle tanıtmalıdır. Bu konuyla ilgili olarak Cabir b. Abdullah şöyle bir olayı anlatmaktadır: "Hz. Peygambere gittim, içeri girmek için izin istedim. 'Kim o?' diye sordu. "Ben" dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber: benim böyle dememi yadırgadı. 'Ben, ben' dedi (İbn Kesir, a.g.e, VI, s. 38).
Şamil İA