Arapça "ka-ve-me" kökünden "kayyâm ve kayyûm" mübâlağalı ism-i fâil olup, başlangıcı ve benzeri olmayan, kendi zâtıyla ayakta duran anlamında, Cenab-ı Hakk'ın isimlerindendir. Aynı kökten "kayyım", sıfat-ı müşebbehe olup, sözlükte; bir malın idaresini veya belirli bir işin yapılmasını üzerine alan yahut bu iş için tayin edilen kimse, değerli olan her şey, dosdoğru iş gibi anlamlara gelir. Kadının kayyımı, kocası anlamındadır. Terim olarak; bir şeyin veya bir kimsenin bakımını üstüne alan ve bu yüzden onlar üzerinde idareci olan kimse demektir.
Kur'ân'da; âdil, dosdoğru, değerli anlamlarında kullanılır:
"Ey Muhammed, başka şeylerden yüzünü çevirerek, kendini tam olarak dine ver. Allah insanları yaratılıştan bu din üzere kılmıştır. Allah'ın yaratışında hiç bir değişiklik yoktur. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler" (er-Rûth, 30/30; bk. et-Tevbe, 9/39; Yûsuf, 12/40; er-Rûm, 30/43; el-Kehf, 18/2; el-Galâyînî, Câmiu'd-Dürûsi'l-Arabiyye, 12. Baskı, 1973 Beyrut, I, 195, 198).
Bu terim Hz. Peygamber'in, bazı gece duâlarında, yerin ve göğün hâkimi olan Allah'ın bir sıfatı olarak kullanılmıştır. Duâ şöyledir: "Allah'ım sana hamdolsun. Sen gökleri ve yeri ayakta tutansın" (Buhârî, Teheccüd, 1, Tevhîd, 8, 35, Deavât, 10; Ahmed b. Hanbel, I, 358). Başka bir duâsında kayyım yerine "kayyâm" geçer (Buhârı, Tevhîd, 24; Müslim, Müsâfirûn, 199; Tirmizi, Deavât, 29; Nesâî, Kıyâmu'l-Leyl, 9).
Kayyım kelimesi, daha sonra, bir vakfın mütevellisi veya mütevelli yanında bir memur, mescide bakan kimse, bir hayır kurumunun müdürü gibi her türlü işler için kullanılır oldu. Bazı hadislerde de, kadının bakımını üslenen kocası yerine kullanıldığı görülür (Buhârî, Nikâh, 110). Diğer yandan gâibin mallarını korumak, başkalarında olan haklarını almak ve mallarında usûlüne göre tasarrufta bulunmak üzere hâkim tarafından tayin edilen kimseye de kayyım denir.
Şamil İA