Sözlük anlamı gitmek, izlemek, gidilen yol demektir. Mecazi olarak kişisel görüş, inanç ve doktrin karşılığında da kullanılır. Terim olarak bir müctehidin, dinin ayrıntılarına ilişkin, kendine özgü kural ve yöntemlerle oluşturduğu inanç ya da hukuk sistemini dile getirir.
İslâm tarihinde, mezheb kelimesi genel olarak itikadi, siyasi ve fıkhi görüşlerin hepsi için kullanılmıştır. Buna karşılık siyasi ve itikadi mezhepler daha çok Fırka, Nihle, Makale kelimeleriyle ifade edilmiştir. Fırka (çoğulu fırak), farklı görüşlere sahib insan topluluğu demektir. Nihle (çoğulu nihal), görüş, inanış ve kabul ediş tarzı demektir. Makale (çoğulu makalat), fikir, inanış, görüş ve söz demektir. Çeşitli dinleri belirtmek için de Milel (tekili mille) kelimesi kullanılmıştır.
Bazı mezheb tarihçileri, İslâm mezheblerini Hz. Peygamber'den rivayet edilen bir hadise göre taksim etmişlerdir. Bu hadiste Yahudilerin yetmiş bir, Hristiyanların yetmiş iki, fırkaya ayrıldığı, İslâm ümmetinin ise yetmiş üç fırkaya ayrılacağı, müslümanlardan Cehennem'den kurtulacakların Rasulullah'ın ve ashabının yolunu takib eden fırka (başka bir rivayette de birlik ve beraberlikten ayrılmayan cemaat) olduğu beyan edilmektedir (Tirmizi, İman, 18; Ebu Davud, Sünnet, 1; İbn Mace, Fiten 17; ed-Dârimî, Siyer, 75. Bu hadisin çeşitli rivayetleri için bk. Abdulkahir el-Bağdadi, el-Fark beynel-Fırak, Kahire, t.y. s. 4-10.).
Bazı mezheb tarihçileri bu hadiste söylenen rakamın çokluktan kinaye olmayıp hakiki sayı olduğuna inanarak yazdıkları eserlerde ana mezhebleri tesbit etmiş ve bunları da kendi aralarında kollara ayırarak mezheblerin sayısını yetmiş üçe ulaştırmışlardır. Yetmiş üç sayısını doldurmak isteyen bu âlimler, ne ana fırkaların, ne de kollarının sayısında ittifak edebilmişlerdir. Abdulkahir el-Bağdâdî (v. 429/1037) "el-Fark beynel-Fırak" isimli eserini, Ebul-Muzaffer el-Esferayînî (v.471/1078) "et-Tabsir fi'd-Din"isinıli eserini bu şekilde yazmışlardı. Bazı âlimler de hadiste bildirilen rakamın yalnızca çokluğu ifade ettiğini kabul ederek, eserlerini mezheblerin sayısına önem vermeden yazmışlardır. Ebul-Hasen el-Eş'arî (v.324/936) "Makalatü'l-İslamiyyin"i, Fahrettin er-Râzî (v.606/1210) "İtikadatü Fırakıl-Müslimîn vel-Müşrikîn"i bu tarzda yazmışlardır. İbn Hazm da (v. 456/1064) sahih olmadığını iddia ederek bu hadisi reddetmiş ve "el-Fasl fil-Milel ve Ehvai ve'n-Nihal" isimli eserinde tesbit edebildiği mezhebleri yazmıştır.