Teğanniyi mübah kabul edenlerin delilleri
Teğanniyi mübah kabul edenler, Kur'an ve Sünnetten şu ayet ve hadisleri delil olarak ileri
sürmektedirler:
1- "O, yaratmada dilediğini artırır; şüphesiz Allah, her şeyi yapabilendir" (Fâtır, 35/1).
İbn Kesir, İmam Zührî ve İbn Cüreyc'den naklen; Allah'ın artırdığının güzel ses olduğunu
söyler (İbn Kesir, Tefsir, V, 567).
Kurtubî ise bu ayetin tefsirinde, "İbn Kesîr'in Zühri'den nakline göre, Allah'ın artırdığı
güzel sestir" der (Kurtubî, el-Câmili-Ahkâmi'l-Kur'an, XIV, 320).
Nesefî, Beyzavî, Hâzin ve diğerleri aynı anlamı tercih etmişlerdir.
2- Hz. Âîşe (r. anhâ)'dan: "Resulullah (s.a.s) benim yanıma girdi. Yanımda da iki câriye
vardı; Buas günü şarkısını söylüyorlardı. Resulullah (s.a.s) yatağa yattı ve yüzünü öteki
tarafa çevirdi. Bu arada Babam Ebû Bekir de yanıma girdi, beni azarladı ve "Resulullah
(s.a.s)'in yanında şeytan çalgısı mı çalıyorsunuz?" dedi. Resulullah (s.a.s) ona dönerek
"Onları bırak" buyurdu.
Bu hadisin başka bir rivâyetine göre Resulullah (s.a.s) Ebû Bekir'e "Ey Ebû Bekir, her kavmin
bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır" buyurmuştur (Buharî, Îdeyn, 3; İbn Mâce,
Nikâh, 21; İbn Hanbel, 6/1 87)
Hz. Âişe (r.anha)'dan: Bayram günüydü, Sudanlılar Mescid-i Nebevî'de kılıç kalkan oyunu
oynuyorlardı. Ben istedim veya Resulullah (s.a.s) "Bakmayı arzuluyor musun?" buyurdu. Ben,
"Evet, isterim" dedim.
Beni arkasında durdurdu, yanağım yanağı üzerinde idi. Oyuncuları Haydin Erfide oğulları!
Göreyim sizi" diyerek teşvik ediyordu. "Ben usanıncaya kadar baktım." Bana, "Yeter mi?”
buyurdu. "Evet" dedim." "O halde içeriye git" buyurdu (Buharî, Îdeyn, 2, Cihad, 81; Müslim,
Îdeyn, 19).
Bu hadisle bundan önceki hadisin delil olma yönü şöyledir: Şarkı söylemek (teğanni) haram
olsaydı, Resulullah (s.a.s)'in evinde söylenmezdi. Ebû Bekir bunu hoş karşılamamış, ama
Resulullah (s.a.s) kabul etmiştir. Resulullah'ın bayram gününü buna sebep olarak göstermesi,
devamlı yapılmasının hoş olmadığını ifade etmektedir (İbnü'l-Arabî, Ahkâmü'l-Kur'an, 111,
9).
3- Halid b. Zekvan'dan: Rubeyyi bint Muavviz b. Afra şöyle anlattı: "Ben evlendiğim zaman
Resulullah (s.a.s) geldi ve senin şu oturduğun gibi yatağımın üzerine oturdu. Bizim
cariyelerimiz tef çalıp Bedir günü şehid olan atalarımız hakkında mersiyeler okumaya
başladılar. O anda cariyelerden birisi, "Bizim aramızda yarın olacakları bilen peygamber
var." meâlinde bir mısra okudu. Bunun üzerine Resulullah (s.a.s), "Bunu bırak (böyle
söyleme), söylemekte olduğun diğer şeyleri söyle" buyurdu (İbn Hacer, Feth'ul-Bâri, XI, 108;
Tirmîzî, Nikâh, 6; İbn Mâce Nikâh, 21).
İbn Mâce'de Resulullah (s.a.s)'in sözü şöyledir: "Hayır, bunu söyleyemeyiniz. Yarın
olacakları bilen Allah'tır" (İbn Mâce, Nikâh, 21; Buharî, Tefsiru Sure-i Ra'd, 1; İbn
Hanbel, II, 52).
Bu hadisle bir evvelkinin delil oluşu şöyledir: Nikâhın tef ve teğanni ile ilânı mubahtır.
Mubah sınırını aşmadığı takdirde, oyun ve eğlence yapılması, bir düğüne imam (devlet
başkanın)'ın gelmesi caizdir (Mubarekfûrî, Tuhfetü'l-Ahvezi Şerhi Süneni't-Tirmizî, VI,
209).
4- Muhammed b. Hâtıb el-Cumahî'den: Rasûlüllah (s.a.s) şöyle buyurmustur: "Helâl ile haramın
arasını ayıran ölçü tef ve sestir."
Sünen-i Tirmizî şârihi Mubarekfûri der ki: "Allah daha iyi bilir; bana göre meselenin zahiri
şudur: Hadisteki sesten murad mubah teğanîndir. Zira düğünlerde tefle mubah teğannî yapmak
caizdir" (İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, XI, 133).
5- Âîşe (r.anhâ)'dan: Hz. Âîşe bir kadını Ensardan bir adamla evlendirip zifaf için damat
evine götürdü. Resulullah (s.a.s): "Ey Âîşe, sizin eğlenceniz yok mu? Zira Ensar eğlenceden
(oyundan) hoşlanır." buyurdu.
Şureyk'in rivayetinde, Resulullah (s.a.s), "Gelinle beraber tef çalıp şarkı söyleyecek bir
cariye göndermediniz mi? " buyurdu. Ben, "Câriye ne diyecek?" diye sordum. Resulullah
(s.a.s) şöyle buyurdu: "Şöyle diyecek:
Size geldik, size geldik
Allah bize de, size de hayat versin
Kızıl altın olmasaydı
Bâdiyenize konaklamazdı
Sarı buğday olmasaydı
Bakireleriniz semirmezdi"
İbn Mâce'deki rivayette Resulullah (s.a.s)'in şöyle buyurduğu nakledilir:
"Ensar muhabbet duygusu olan bir kavimdir. Onlara, 'Size geldik, size geldik, Allah bize de,
size de hayat versin.' Şarkısını söyleyen birini gönderseydiniz" (İbn Mâce, Nikâh, 21, ibn
Hanbel, IV, 78).
6- Enes b. Mâlik (r.a) den: "Resulullah (s.a.s) Medine'nin bir tarafından geçti. O anda tef
çalıp şarkı söyleyen bir kaç kızcağızla karşılaştı. Kızlar şöyle diyorlardı: "Biz Neccâr
oğullarının kızlarıyız, Muhammed ne iyi komşudur." Bunun üzerine Resulullah (s.a.s) onlara,
"Allah biliyor ki ben de sizleri seviyorum" buyurdu (İbn Mâce, Nikâh, 21).
7- Abdullah b. Büreyde'den: Babam Büreyde şunu anlatırken dinledim: Resulullah (s.a.s)
gazalardan birisine çıktı. Geri döndüğü zaman siyahî bir câriye gelerek, "Ya Resulullah"
dedi "Allah seni sağ salim geri getirirse, senin huzurunda tef çalıp şarkı söylemeyi
nezrettim." Resulullah (s.a.s) de ona, "Nezrettiysen çal, yoksa çalma" buyurdu.
Câriye tef çalmaya başladı. Bu arada Ebû Bekir geldi, câriye tef çalıyordu. Ali geldi
çalıyordu. Sonra Osman geldi, yine çalmaya devam etti. Ömer gelince câriye tefi yere attı ve
üstüne oturdu. Bunun üzerine Resulullah (s.a.s), "Şeytan senden korkar, ey Ömer. Ben
otururken bu tef çalıyordu. Ebû Bekir geldiğinde çalıyordu. Sonra Ali geldi o yine
çalıyordu. Osman geldiğinde çalmaya devam etti. Sen girince ey Ömer, tefi atıverdi" buyurdu.
Tirmizî bunun hasen sahih bir hadîs olduğunu söylemiştir (Tirmizî, Menakıb, 17).
8- Âmir b. Sa'd'den: "Bir düğünde Kuraza b. Kâ'b ve Ebû Mes'ûd el-Ensarî'nin yanına girdim. O
anda câriyeler şarkı söylüyorlardı. "Siz Allah Resulunun arkadaşlarısınız, Bedir savaşına
iştirak edenlerdensiniz. Sizin yanınızda bu nasıl yapılır?" dedim. Birisi: "Otur, istersen
bizimle dinle, istersen git. Düğünlerde bizim için buna ruhsat verildi" dedi" (Nesaî, Nikâh,
80).
9- Seleme b. el-Ekva'dan: "Resulullah (s.a.s)'le beraber Hayber gazasına çıktık. Geceleyin
yürüdük. Topluluktan birisi Amir b. el-Ekva'a, "Şarkılarını bize dinletsen olmaz mı?" dedi.
Âmir şairdi ve develeri hadâ söyleyerek yeden birisi idi. Devesinden indi ve o topluluğa şu
şiiri makamla okudu:
"Allah'ım şayet Sen olmasaydın biz hidâyete eremezdik.
Sadaka da vermez, namaz da kılmazdık.
Canımız sana feda olsun ki, sakındığımız sürece bizi mağfiret et.
Düşmanla karşılaşınca ayaklarımızı sabit kıl.
Üzerimize sekînetini indir. Çünkü biz,
Cihada çağrıldığımız zaman ona icabet ederiz.
Düşman ise yaygara ile aleyhimize yardım topladı."
Resulullah (s.a.s), "Develeri süren bu adam kim?" diye sordu. "Âmir b. el-Ekva'dır" dediler.
"Allah ona rahmet etsin" diye dua etti. Topluluktan birisi, "Duan sebebiyle (şehidlik ona)
vacip oldu, ey Allah'ın Resulu, bizi de bundan faydalandırsaydın" dedi" (İbn Hacer,
Fethu'l-Bârî, XIII, 60; Müslim, Cihad, 123).
10- Fedale b. Ubeyd'in azadlısı Meysere'den: Resulullah (s.a.s), "Sesi güzel cariyesinin
sesini efendisi nasıl duygulanarak dinliyorsa, güzel sesle Kur'an'ı açıktan okuyan adamın
sesini Allah Teâlâ daha iyi dinler. " buyurdu. Hakim bu hadîsin Buharî ve Müslimin şartına
uygun sahih bir hadîs olduğunu söyler. İbn Mâce de Sünen'inde hasen isnadla rivayet eder
(Hakim, Müstedrek, 1, 571; İbn Mâce, İkametü's-Salât, 176; İbn Hanbel, VII, 19-20).